Çocukken Oynadığım Oyunlar

Bu mimi birçok blogger yaptı. Yani muhtemelen birçok kişiden okudunuz. Beni hem deeptone hem de Halay@ mimlemişti geçen hafta. Ancak yazabiliyorum. 

Keşke Antalya'da olsaydım da bahsettiğim oyuncakların fotoğrafları çekebilseydim. Tabiiiii
oyuncaklarımın fotoğraflarını çekemiyorum ama babamın tarattığı birkaç eski fotografım var. Onlardan paylasabilirim. :) 

Babamın mesleğinden dolayı biz hep gezdik. 0-3yaş arası Edirne'de, 4-5yaş Burdur'da, 6-7yaş Kıbrıs'ta, 8-14yaş arası Ankara'da, 15-18yaş arası Antalya'da geçti. 19 yaşımda da Eskişehirdeyim. Babam, 8 yıllık Ankara görevini benim ilkokul dönemime getirdiği için çok şanslıydım. Okul değiştirmek zorunda kalmadım. :)

Böyle çok gezip çok insan tanıyınca herkes çok arkadaşım olduğunu düşünüyor. Benim hiçbir zaman çok arkadaşım olmadı. Hep az ama öz arkadasım oldu. Daha doğrusu çok arkadaşım oldu ama yakın arkadaşım az oldu. Aslan burcu olmama rağmen insanlara tahammül edemediğim için sevmediklerime -öylesine takılırım işte- düşüncesiyle hiç yanaşmadım. O yüzden çoook geniş çevrelerim olmadı.

Ben öyle sabah sokağa çıkıp gece dönen çocuklardan değildim.
Edirnede şu aşağıdaki fotoğraftaki sarışın fıstık Ayşegül ile kankiymişiz, onunla oynuyormuşum. Ayrıca yakınlarda oturan çingenelerin çocuklarıyla da oynamışlığım varmış. (0-3yaş) 
Fotoğrafta arka tarafta gözüken teyzeye de selamlarımı iletiyorum.


Ayrıca Edirne'de kaldığımız ev müstakil olduğu için de çok şanslıydım. Aşağıdaki fotoğraftaki bebek arabası sanırım hala duruyor. Onu çok severdim ve benden sonra da kardeşim kullandı. İçindeki ne olduğu belirsiz mavi tulumlu bebeği de çok severdim. 


Babam doğu görevindeyken annem ve ben Burdurda yani memleketimizde babaannemin yanında yaşadık iki sene kadar. Annemin dediğine göre babam uzakta diye cidden psikolojim bozulmuş. Her istediğimi yaptırmaya her istediğimi aldırmaya çalışıyormuşum ki genelde alınıyormuş.  Şimdi düşünüyorum da oyuncaklar en çok o zaman alındı sanırım. Dedem o zamanlar belediye başkanıydı ve bana sürekli toto alırdı o yüzden birçok toto oyuncağım da vardı. Ayrıca her cuma günü pazara gidildiğinde oyuncakçıdan yeni şeyler beğenip aldırmaya çalışıyormuşum. Dayımın veya dedemin pazara geri dönüp istediğim oyuncağı aldığı bile olmuş. Bir tanesini de hatırlıyorum üçlü kamyon setiydi. Babaannemin bahçesinde uzun süre oynadım onlarla. :)
Barbieler yetmemiş erkek oyuncaklarına el atmışım! 

Ha bir de benim çok sevdiğim devasa bir ördeğim vardı. Poposunu sallayarak paytak paytak yürüyüp müzik çalardı. Devasa dj kulaklıkları vardı. 3tane büyük pille çalıştığı için pili bittiği zaman yenisini aldırmam uzun sürüyordu ve alındığında bütün gün onu çalıştırıyordum ve o gün yine bitiyordu. Bozulduğunda üzülmüştüm, acaba şimdi nerede? Çok emin değilim ama dayım pazardan almıştı sanırım, ya da babam Bingöl'den getirdi. Ya da annem pazardan aldı ama bana babam geldiği zaman "baban bingölden getirdi" diye kakaladı. Sonuncusu daha büyük ihtimal. (Evet bunu yapmışlar. Hatta bir tane oyuncağımın babam tarafından getirilmeyip pazardan alındığını daha geçen yaz öğrendim ve YIKILDIM)

Dedemin aldığı totoların oyuncaklarına takıntılıydım. Sanırım en çok onlarla oynadım ben. Birçok seriden oyuncağım vardı. Şimdi çocuklar yine toto/kinder aldırıyor sanırım ama onların McDonalds/Burger King oyuncağı aldırmak gibi başka tutkuları var. (Şekil A: Kardeşim Bilge)
Toto oyuncaklarının yerini hiçbir şey tutamaz! 
Çok iyi hatırlıyorum üstünde Lulu yazan sarı bir taksim vardı, bayılırdım ona! Malesef kayıp. Babam bile bu oyuncakların konusu açıldığında hep Lulu'dan bahseder. Senin "lulun vardı" der.

Hatta bir oyuncak senaryomu anlatayım;
 Bir tane sarı bir tane yeşil arabam vardı hani şu geri çekince ileri doğru hızla giden arabalardan. Birkaç tane de insana benzer yaratığım vardı. Pembe piglet, cici KIZ oluyordu. Karnında kırmızı şişme simit taşıyan cankurtan tulumlu adam (kendisi aslen ayı olur) İYİ ADAM, aslında bir tavşan olan gri tenli ve renkli boxer giyen ise KÖTÜ ADAM oluyordu. Ayrıca üç tane iri yarı vücutlu aslen köpek/gergedan karışımı yaratık olanlar ise KÖTÜ ADAMIN KORUMALARI olup pigleti yani KIZ'ı kaçırıyorlardı. Hem de yeşil arabayla. Sonra da benim cankurtaran kılıklı AYI sarı arabasıyla gidip kötü adamları dövüp kızı kurtarıyordu. Tavşanımsı olan KÖTÜ ADAM ise zaten çok sıskaydı dövmeye bile gerek olmuyordu. (evet bu ayrıntı gerçekten vardı). Bu hikayenin kaynağını da açıklığa kavuşturayım. Biz memlekette kalırken ben dedemlerde hep Yeşilçam filmleri izlerdim. Ondan böyle oldu bunlar. Bu bahsettiklerim de yarım parmak boyunda toto oyuncakları.

O minicik oyuncakları insanlarla öyle özdeşleştirmişim ki bunları yazarken onların aslında ne olduklarını hatırlamak için çok düşünmem gerekti. 
O oyuncakların bazıları hala duruyor!

Kıbrıstayken sokak çocuğuydum sanırım. Lojmandaki parklarda oynardık ya da diğer asker çocuklarıyla topraktan tebeşir taşları bulup beton zeminlere seksek çizip oynardık. Sanırım hergün yapıyorduk bunu çünkü tebeşir bulması çok kolaydı :) Gece hava karardıgında bile oynadıgımızı hatırlıyorum. 

 Oyuncak denince de en büyük tutkum Legolar geliyor aklıma. Benim farklı boyutlarda farklı şekillerde birçok legom vardı. Kız arkadaslarım bebek aldırırken ben lego aldırırdım. (Bebek de aldırdım tabi, yanlış anlaşılma olmasın :D). Lego aşkım öncesinde de var mıydı bilmiyorum ama 6 yaşındayken yani Kıbrıstayken sabahın köründe kalkıp yaptıgım bazı lego evleri hatırlıyorum. Hatta bir gün benzinlik yapmıştım babam çok beğenmişti. :) Benim lego sevdam 8.sınıfa kadar sürdü. Hala meraklıyım aslında! Lego'nun yeni serilerine bakıp bakıp iç geçiriyorum. 

Kıbrıstayken ödül müydü yoksa normal hediye miydi yoksa ben tutturmuş muydum bilmiyorum ama bana Barbie Bebek Evi alınmıştı. 99 ya da 2000 yılıydı sanırım. "O zaman için çok para vermiştik" diyor annem. İki katlıydı. Muftağı, oturma odası, banyosu, yukarı kata çıkan şeker pembesi döner merdiveni, balkonu, yatak odası ve eğik çatılı bir odası vardı. Balkonla yatak odası arasında tavandan asılan salıncak vardı ki ona bayılırdım! İçindeki eşyalar zamanla kırıldı, evin kartonları yırtıldı vs. ama uzun süre dayandı. Daha bu yıl attık. Sahip olduğum en güzel oyuncaklardan biriydi! Ayrıca 30 kadın, 1 tanecik erkek, 4 tane bebek, 4 tane de çocuk olmak üzere yaklasık 40kadar barbie bebeğim olmuştu. Barbieleri seviyordum ama aslında legolarımı daha çok seviyordum. Barbie aldırma sebebim özentilikti sanırım. Ayrıca barbieleri oynatmak için ev kurma konusunda çok yaratıcıydım. Çoğu zaman bebeğim için ev hazırlar bebeklerle oynamadan toplardım. En sevdiğim kısmı ev yapmak ve giydirmekti zaten. Ayrıca annem becerikli olduğu için sürekli yeni kıyafetler dikerdi bebeklerime, o konuda da şanslıydım!

Legolarım, barbielerim ve minik Toto oyuncaklarım dışında milyon çeşit peluş oyuncağım vardı. Çeşit çeşit renk renk ayım vardı ve birçoğu elini ayağını mıncırınca şarkı söyleyen tiplerdi. Ayıcığı geçtim pembe domuzum vardı onu da çok severdim ve hala duruyor hatta fotoğrafımız var;


 Yanımdaki de babam. :)

Bu mimi yapan birçok kişi olduğu için tekrar tekrar mimlemek istemiyorum ve mimi açık yapıyorum. Eğer isterseniz benim mimlediğimi söyleyerek siz de bu tarz bir yazı yazabilirsiniz, tavsiye ederim çok eğlenceli oluyor :)

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar